ENFLASYON 14,97
Hadi gözümüz aydın, derlenmiş, toparlanmış, sıkıştırılmış ve de sabunlanmış ocak enflasyon oranı açıklandı, 14,97.
Özetle, gecen yıl ocak ayında 100 liraya aldığım mal veya hizmeti bu yıl ocak ayında 114,97 liraya alabiliyorum.
Peki, alın ter döken işçi ve memurlarımız, velhasıl çalışanlarımız, emeklilerimiz, ocak ayında her yüz liraları için 114,97 lira alabiliyorlar mı?
Bu enflasyon oranı ki, iktidarın resmi beyanı. Ya Pazar enflasyonu ne kadardır, ya da mutfak enflasyonu cep yakıyor mu? En önemlisi bu resmi enflasyon oranı bile olsa, alın terine, yorgun emekçilere yani emeklilere, ne kadar yansıyor, hangi derde, ne kadar mehlem oluyor?
Bu sorunlar, Türkiye yaşayanlarının yüzde doksanının derdi ve sorunu. İktidar, vatandaşın derdine derman olmaktan uzak, enflasyon ateşin bir türlü söndüremiyor, bırakın söndürmeyi azaltılamıyor bile.
Vatandaş ne yapıyor, ahlıyor- inliyor sesini duyurabilmek için ancak bu kadar mücadele edebiliyor.
LAFLA PİLAV PİŞERSE DENİZ KADAR YAĞI BENDEN
Kim demiş lafla pişirilmez diye pişirilir nasıl olsa Marmaris koyunda da su bitmez.
Aşı geldi geliyor, bilemedin gelecek. Aralık 2020 de gelecekti 50 bin doz aşı, şubat oldu gelmedi. Lafla pilav nasıl olsa pişiyor, bizde bekliyoruz.
Aşı savaşlarında, aşı, füzelerden de önemli. Artık üstünlük savaşlarının, yerini şimdilik aşı savaşları aldı. Aşı savaşlarında kan dökülür mü derseniz öyle bir dökülür ki hem de süngü süngüye.
Bir ceylanı atın bakalım, aslanın, sırtlanın, kurdun önüne. Kimin gücü kime yeterse, bakın bakalım ortalık kan gölüne döner mi dönmez mi?
Aşı gemisi veya uçağı, aralık sonuna kadar elli bin doz aşı getirmeyecek miydi?
Aşı ile ilgili gözlerimiz yollarda değil mi?
Arkasından hangi savaşlar gelecek derseniz, “su” savaşları sıradadır derim.
Bu salgın bize, dünyada dil, din, ırk ve renklerin hiçbir farkı olmadığını ortaya koydu. Vurgulanan tek gerçek, İnsan insan insan.
Fakir de olsan zenginde olsan adı önemli değil aynı aşıyı kullanacaksın. Aşı pasaportun olmadığı takdirde ne içte, ne de dışta seyahat etme lüksün olmayacak. Benim param var mega otellerde kalırım, lüks yatlarla gezerim diyemeyeceksin. Komşuna da gidemeyeceksin, torununa da sarılamayacaksın, bu musibet salgın bitmedikçe. Bitmesi için sen zenginde aynı kurallara uyacak fakir de.
Bir de kongrelerdeki kalabalıklarla, Uludağ’da göbek atanlar olmasa.