GÖMLEK DÜĞMELERİ
1980’li yıllar ayda bir Trakya’daki bayilerimizi ziyaret ediyorum.
Bilindiği gibi bu yöremizinde akşamcıları meşhurdur.
-Hoş geldin abi…Bak kimseye söz verme,akşam bendeyiz..
İş mi yapacağız, rakı mı içeceğiz, onların evlerinden kaytarmasına vesile mi olacağız?
-Alo..Hanım İbram bey gelmiş akşama yemeğe bekleme. Ayıp olur…
-Dur arkadaş, ben içmem. Zaten işim çok ziyaretler fazla…
Hepte ilk durak Çerkezköy sonra Çorlu. İyi otel burada,rezervasyon çok önceden yapılmış ne desen boş.
-Tamam be Eyüp ufak bişi yaparız be yavv.. Nasılsın iyi misin v.s…
İşim bitti,akşam oldu,mağazada buluştuk.
-Geç kaldın be yavv, çabuk atla arabaya…
-Eyüp Aga Havuzluya gitmeyecek miyiz? Ne arabası?
-Yok be yavv, izinde almışken Tekirdağ Çukur’a Çukur’a…
-Neresi bu çukur?
-Gidince görürsün çok eğleneceğiz..
-İbram bey hoş geldin…
-Abi hoş geldin…
Sanki Trakya bayiler toplantısı, bütün iyi içiciler Çukurda hazır.
El sıkmalar, öpüşmeler, sarılmalar, özledik seni abiler, uzun bir masa,hep beraber…
-Şerefe…şerefe…
Nereye kadar? Duman edecekler beni kontrollü olmalıyım. Bir kadeh,iki kadeh, şarkılar, türküler. Kadehim doldukça döküyorum masa altına. Tuvalete kaçıyorum. Klozet üzerinde uzun bekleyişler. Hepsi çakıldı.
-Hadi İbram abi ayıp oluyor. Şerefe…şerefe…
Önce ceketi çıkardım. Kıravatı gevşettim. Olmadı.
-Arkadaşlar benim kapasitem doldu. Bakın yarın işim çok, zararı hem bana hem size dokunur yapmayın be yavv…
-Şerefe be İbram biz senden memnunuz boşver gerisini..
-Yanıyom len.. Yırtarım yakamı…
-Yırt be İbram…
Bir ara gömlek düğmelerimin teker teker füze gibi fırladığını gördüm ki filmin gerisini hatırlamıyorum.
Acı acı telefon sesi. Neredeyim? Gözlerimi açtım. Dört duvar. Dönüyorum. Telefonu açtım.
-Abi sekizde uyandırma vermiştin, ses yok, merak ettik?
-Duştaydım..
-Neyse günaydın…
-Eyüp, bırakmam seni, intikamım korkunç olacak….
Not: Eyüp’e yaptıklarımı anlatırdım. Ama bu alkol ,onu geç yaşta aramızdan aldı. Mekanı cennet olsun.