PİRE LİMANINDA İSTANBUL’LU KOSTAS

Haziran ayında arkadaşımla ailecek Yunan adalarını gezdik. Gördüklerimizin en önemli vurgusu,Yunanlıların turizmi nasıl benimsediği, bunu nasıl pazarladığı, küçüklü-büyüklü birçok adaya iki-üç bin kişilik gemilerin bir anda, bu adaları,dünyanın her tarafından gelen insanlarlanasıl doldurduğu idi. Dar sokaklı bir mahalle, bir kilise, üç yel değirmeni. Ancak, her yerde aynı fiyat, temiz sokaklar, kim olursan ol samimiyet ve hizmet.

Dönüş yolunda, nihayet sabahın erken saatlerinde Pire limanına geldik. Hazırlığımızı tamamlayıp daha önce tavsiye aldığımız gibi, taksi tutmak için sıramızı beklerken;

-Gelin arkadaşlar buraya gelin sıra bende…

Hem İstanbul Türkçesi, hem esmer, kısa boylu, şansa bak.

-Sen İstanbul’lumusun arkadaş. Adın ne?

-Kosta, Arnavut köylüyüm. Gelin gezilecek çok yer var. Hem gezeriz, hem dertleşiriz. Türkçe rehberlik bedava.

Atina deyince, Akropol, Zeus Meydanı, Plaka Mahallesi, Yeditepe, Atina’nın en yüksek tepesinden bütün Atina, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık. Püsküllü, etekli askerlerin nöbet değişimi, Parlemento Binası, Olimpiyat Stadyumu. Son Pire limanı ve İstanbul kahvesi. Evet 1980 yılına kadar Arnavut köy, Moda, Kadıköy v.s.de yaşamış Rum vatandaşların Türkiye’den ayrılması ile uğrak yeri oluşturdukları kahvehane.Kosta bu ne güzel sürpriz, ısmarla bakalım kahveleri…

-Tabi abi..Hiristo beş kahve, iki orta üç sade. Yanında suda olsun.

-Kosta, buralarda ve adalarda” Yunan kahvesi” demeden” Türk kahvesi” getirmiyorlar. İlla Yunan kahvesi.

-A canım biz bilmiyormuyuz, Türk Kahvesi işte.

Muhabbet koyulaştı.

-Peki neden 1980’de

-Evren paşa bizi kovdu. Şimdi biz burada”Türk dölü”yüz. Türkiye’de de “Rum dölü” idik. Bak burada hep Türkiye’den gelenler buluşuyor.

O sıra 80 yaşlarında tam İstanbul Efendisi…

-Hoş geldiniz…

“Bekledim de gelmedin, Hiç mi beni sevmedin söyleee söyleee…”

Büyük bir İstanbul özlemi gördüm. Yıllar öncesinin Moda, Arnavutköy, Kadıköy manzaraları. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe posterleri duvarları süslüyordu.

Haber çabuk ulaştı. Gelen gelene, anlatan anlatana. Hüzün ve hasret iç içe. Gemiye binme saatimiz yaklaşmıştı, veda uzun sürdü.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar İbrahim Karabenli - Mesaj Gönder --- Okunma


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Marmaris Manşet Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmaris Manşet hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Marmaris Manşet editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Marmaris Manşet değil haberi geçen ajanstır.



Anket MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN HİZMETLERİNDEN MEMNUN MUSUNUZ?
Tüm anketler