OLMAZ BÖYLESİ

İslam, daha çok Rodos seferleri yapan, herkes gibi içkiyi seven sevimli kaptanlarımızdan. Bir gün Antalya’ya iş çıktı “hem ticaret hem ziyaret” dedi. “Arkadaşım liman başkanını da görürüm. Biraz sohbet, muhabbet; dönüş çok uzun. Sabah 10’dan sonra açık deniz dalgalı. Akşamdan yola çıkıp, Finikeyi, Kalkanı geçip Fethiye’ye ulaşmalı” dedi.

Gece ay yok. Yılların tecrübesi… Saat 1:30 suları; Adrasan’a karşıdan gelen bir kırmızı ışık gördü. Hiç aldırış etmedi:

-Koca denizde beni mi bulacak? Varsın gitsin yoluna.

O da 14 metrelik tırhandili ile yoluna devam etti. Attı bir kadeh daha, bu yol çok kadeh götürür…

Sabah çok erken saatte Antalya’da olmalıydılar. Şurası güzel, burası güzel, derken; 20 metrelik gulet içinde; 5 İtalyan mavi tur yolcusu, 3 mürettebat, kaptan Kabakçı Kamil, Mustafa Eren ‘Ketenbaş’ ve Maya Hüseyin.

Kaptan uzakta bir kırmızı ışık var.

-Koca denizde bizi mi bulacak?

-Şu rakıyı ver bakayım, biter mi bu yol işimize bakalım.

Saat 01:30. İki kaptan da sarhoş, mürettebat yorgun.

Kütttt, kütürttttt!..

-Noldu leee?

-Sen min Kabakçı?

-Sen min le İslam?

-Bişey oldu mu?

-Valla durman, batarsan bat!

-Goca denizde birbirimizi bulduk ha?

Biri Antalya’ya biri Marmaris’e geldi. Geldi de bu haberin olayı konuşulmaya başlandı.

-Dar mı geldi le bunlara goca deniz?

-De gidi deee!

-Deli le bunlar!

-Allahtan sıyırmış, ya sıyırmasa?