Ben hep kitaplarla büyüdüm. Ne bulursam okurdum. Anam her elimde kitap gördüğünde ” ders çalış lan ders çalış” diye çıkışır, babam rahmetli” çocuğu rahat bırak okusun da ne okursa okusun” derdi.
Yaa laylonlarım işte okuma merakı ben de çok küçük yaşlarda başladı. Sivas’ın soğuğunu bilirsiniz. Kış günlerinde ve hafta sonlarında Ziya Bey kütüphanesine giderdim( torunu ziye bey rahmetlinin lise arkadaşımdı, Ziya Başara ismini dedesinden almıştı) odun sobası yanardı sıcacıktı içerisi. Hangi kitabı seçeceğimi şaşırır yüzümde hep bir gülümseme okurdum okurdum, bayılırdım. Kütüphaneci “hadi oğlum kapatıyoruz” diyene kadar okurdum, dalar giderdim.
Neler okumadım ki, Rus kilasikleri, Fransız klasikleri, yerli yazarlar, seyahat kitapları neler neler. Sonra Kanada’ya gitmek nasipmiş orada da okuma merakım devam etti. Üniversiteden mezun olduktan sonra işimin yanı sıra 12 yıl özel bir okulda özel bir gurupla felsefe çalıştım orada.
Şimdi sizlerle beni çok etkileyen bir anımı paylaşıyorum. Toronto’da yaşıyorum çoook güzel zarif ve benim gibi kitap delisi bir kız arkadaşım var Nina Pos. Birlikte yaşıyoruz. Üniversitede doktorasını yapıyor. Linguist Nina İngilizce, Almanca, Hollandaca, Çince konuşuyor. Çok seviyoruz birbirimizi. Akşamları çıkmadığımızda müzik setimize güzel bir klasik uzunçalar koyup kitaplarımızı okuyoruz.
Bir gece sinemaya gittik. Eski bir Alman filmi oynuyordu. Filmde faşist hükümet bütün kitapları topluyor yakıyordu. İnsanlar kitaplarını korumaya saklamaya çalışıyor ellerinden geleni yapıyor ama caresiz kalıyorlardı. 45 yıl önce seyrettim bu filmi. Filmin bir sahnesinde karanlık bir sokakta soğuk nasıl soğuk, bir takım insanlar kadın erkek birlikte yürüyor o kadar çaresizli içinde kitaplar yaşasın diye ezberlemeye çalışıyorlardı. İşte o sahne beni bitirdi zaten yapılanları, o insanların neler yaşadığını seyrettikçe çok gerilmiştim. Ağlamaya başladım. Ama ne ağlama. Nina koluma girdi miletten özür dileyerek beni dışari çıkardı. Tamam sevgiliiim sevgiliiim diye sarıldı bana o da ağlamaya başladı. Birbirimize sarıldık uzun uzun ağladık. O kadar dokunmuştu ki o sahne, o insanların yüzündeki ifade şimdi bu satırları yazarken bugün gibi anımsıyorum.
Sonra laylonlarım ben hep yazdım. Hala da yazıyorum. 7 kitabım var, son beş yıl içinde binlerce yazı yazmışım.
Hala okuyorum. Marmaris’te bir kitap kulübü var. Üye olmak için başvurdum bir kaç yıl önce. O zamanki kız arkadaşım moderatör hanımla küs olduğu için beni kabul etmediler üyeliğe.
Güzel ülke burası çoook güzel ülke. İşler böyle yürüyor işte Midenizin çoook sağlam olması gerekiyor, sinirlerinizin de.
Hala zoruma gidiyor biliyor musunuz.?
Unutmadım…
Yorum yazarak Marmaris Manşet Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmaris Manşet hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Marmaris Manşet editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Marmaris Manşet değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Marmaris Manşet Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmaris Manşet hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Marmaris Manşet editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Marmaris Manşet değil haberi geçen ajanstır.