NEYİ NEYE UYDURUYORUZ?

Malum salgın almış başını gidiyor. Ne iktidar ne de vatandaş “hop sayın virüs nereye böyle kartopu gibi gidiyorsun” demiyorlar. Ya ne diyorlar, rakamlarla, o da doğru ise bizler inanıyoruz, salgının gün geçtikçe büyüdüğünü kimlerin büyüttüğünü nasıl büyüdüğünü anlatıyorlar.

Efendim düğünlerden – derneklerden, efendim kınalardan – sünnetlerden, efendim metrolardan – minibüslerden, efendim konaklama tesislerinden – restoranlardan, efendim sosyal mesafelerden -kola takılan maskelerden başka başkası yokmuş gibi toplu icraatlardan bahseden yok, bu kuralları koyanlardan bahseden yok, Bilim Kurulunun karar verme yetkisi yok ama tavsiyelerine göre deyip, tedbir ve kural koyanlardan bahseden yok.

Bütün suç kimde biliyor musunuz, elbette biliyorsunuz, yürürlükte olan tedbir ve konulan kurallarda.

Sorumluluk nerde kimde kimlerde derseniz ?

Hiç kimsede. Sorumluluk ortada uçuyor kimse üzerine almak istemiyor.

Televizyon ve basında ise yazılan çizilen gösterilen hep kötü örnekler, yazmaya gerek yok zaten sizlerde seyrediyor izliyor ve de yaşıyorsunuz.

Sorumluluk noktasında, neyi neyle kapamak istiyoruz? Bu sorunun cevabını hepimiz biliyor ama kimse söyleyemiyor.

Çocuğun biri dua eder.

-Allah’ım lütfen yarın anneannem ölsün, diye.

Babası bunu duyar ama seslenmez ve ertesi gün anneannesi ölür.

Çocuk yine:

-Yarın dedem ölsün, diye dua ederken

Babası bunu da duyar ve ertesi gün dede ölür…

Çocuk bu defa:

-Babam ölsün, diye dua eder.

Adam bunu da duyar bir korku sarar, sabaha kadar uyuyamaz.

Ertesi gün ölümü bekler fakat ölmez.

Akşam eve geldiğinde karısını ağlamaklı bulur.

-Ne oldu der.

-Ne olacak bey. Bugün bizim kapıcı ölmüş…